- Kekemelik: Sadece Bir Konuşma Sorunu Değil!
- Hayal edin. Kapıdan içeri giriyorum. Uzun, sarışın, kaslı, Hennie. Yanımda tekerlekli sandalyedeki adam var. Onun sorunu açıkça ortada. Ben normal görünüyorum. Ağzımı açıyorum ve... Hayır. Oyun henüz bitmedi. Ben kekelemeye başlayana kadar bitmedi. Sonra kekemelik oluyor. Birdenbire. Tam olarak ne zaman ortaya çıkacağını bilmediğim için beni şaşırtıyor ve ortaya çıkana kadar normalim... Ve şimdi yeni bir mücadele başlıyor. Kekemelikten kurtulup yeniden normal olmak için mücadele etmem gerekiyor (Kathard, 2003, s. 186). Nitel bir araştırmadan alınan bu kesit, kekemelikle yaşayan insanların içsel mücadelesini oldukça çarpıcı bir şekilde özetliyor. Hennie’nin kendisine dair algısı; fiziksel özellikleri, atletik yetenekleri ve kekemeliği etrafında şekillenir. Sarı saçlı olduğu için sarışın, kekelediği için de kekemedir. Hepimiz gibi, Hennie de birden fazla kimliğe sahiptir ve bu kimlikler bir araya geldiğinde onun öz kavramını, yani kendini nasıl gördüğünü oluşturur (Tajfel, 1981). Kekemeliğin Sosyal ve Duygusal Yansımaları Hennie, kekemeliği olan biri olarak, sıklıkla ses ve hece tekrarları (örneğin "be-be-benim"), ses uzatmaları (örneğin "sssssselam") ya da bloklar ("___ben") gibi akıcısızlıklarla mücadele eder (Johnson, 1959; Yairi & Ambrose, 1999). Hennie ve dünya çapında bu durumu yaşayan diğer 70 milyon insan... Ancak sizin de bildiğiniz gibi kekemelik bundan ibaret olmamakla birlikte bu kadar basit de değildir. Konuşmada görülen bu özellikler, sadece buzdağının görünen yüzünü temsil eder. Kekemeliğin altında, Sheehan'ın Buzdağı Analojisi'nde olduğu gibi, görünmeyen ama derinlerde yer alan korku, kaçınma, suçluluk ve anksiyete gibi duygusal yükler yatmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ve Kekemelik Geçmişte hastalıklar sadece fiziksel belirtiler üzerinden değerlendirilir ve tedavi edilirdi. Ama artık biliyoruz ki bir sağlık sorunu yalnızca görünenden ibaret değil. Bu tür bozukluklar, kişinin hayatının birçok yönünü etkiler ve aynı zamanda bu yönlerden de etkilenir. İşte bu yüzden, sorunları daha geniş bir perspektiften anlamak, değerlendirmek ve yönetmek önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü'nün ICF (Uluslararası İşlevsellik, Engellilik ve Sağlık Sınıflandırması) modeli de tam bu noktada devreye giriyor. ICF modeli, bir sağlık sorununun etkilerini dört temel alanda inceler: Bedensel İşlevler: Kekemelik, ses tekrarları, uzatmalar ve bloklar gibi konuşmada fark edilen akıcısızlıklar. Aktiviteler ve Katılımlar: İş hayatında sunum yapmak, sipariş vermek ya da topluluk önünde konuşmak gibi aktiviteler kekemelik nedeniyle zorlaşabilir. Kişisel Faktörler: Kişinin mizaç özellikelri ve kekmeliğe bakış açısını içerir. Çevresel Faktörler: Kişinin kekemeliğine verilen olumsuz tepkiler (alay etme, sabırsızlık) durumu. ICF modeli, kekemeliği sadece fiziksel bir bozukluk olarak görmek yerine, kişinin yaşamının her alanına etkisi olan karmaşık bir durum olarak ele alır. Yaşam Kalitesi ve Kekemelik Yaşam kalitesi, bir insanın hayatından aldığı genel memnuniyeti ve mutluluğu ifade eden bir kavramdır. Yaşam kalitesi yüksek olan insanlar genellikle yaşamın; sosyal ilişkiler, günlük aktiviteler ve katılım, fiziksel sağlık, çevre koşulları ve psikolojik durum alanlarından daha fazla memnuniyet duyarlar. Kekemeliğin yalnızca konuşma üzerindeki etkileri değil, sosyal, duygusal ve zihinsel sağlık üzerinde de belirgin olumsuz etkiler yarattığı ortaya çıkmıştır. Craig ve arkadaşlarının (2009) yaptığı araştırmada, kekemeliğin bireylerin yaşam kalitesine olan etkisini açıkça ortaya koymaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, kekemeliği olan bireylerin yaşam kalitesi, akıcı konuşan bireylere (kontrol grubu) kıyasla daha düşük bulunmuştur. Bu fark, özellikle sosyal ve duygusal işlevsellik, canlılık ve zihinsel sağlık alanlarında daha belirgindir. Örneğin, “Çalışma yaşamınızda veya diğer aktivitelerinizde geçirdiğiniz zamanı sorununuz yüzünden kısalttınız mı?” gibi sorularda, kekemeliği olan bireyler akıcı konuşanlara göre daha olumsuz cevaplar vermişlerdir. Bu bulgular, kekemeliğin yalnızca konuşma zorluğu değil, aynı zamanda bireylerin genel yaşam kalitesini de etkileyen karmaşık bir durum olduğunu gözler önüne seriyor. SF-36 yaşam kalitesi formunda yer alan bazı sosyal duygusal işlevsellik soruları aşağıdaki gibidir: Son 4 hafta boyunca, arzu ettiğinizden daha az işi mi tamamladınız? Son 4 hafta boyunca, iş veya diğer aktivitelerde her zamanki kadar dikkat vererek yapamadınız mı? Kekemelik yaşayan bireylerin yaşam kalitesindeki düşüşlerin, tetrapleji veya koroner kalp hastalığı gibi ciddi sağlık sorunları yaşayan kişilerle benzerlik göstermesi, bana göre oldukça dikkat çekici bir bulgu. Bu durum, kekemelikle yaşamanın, ciddi bir sağlık sorunu kadar hayatı etkileyebileceğini gösteriyor. Bu nedenle, müdahale hedeflerimizi belirlerken yalnızca kekemeliğin kendisine odaklanmak yerine, kekemeliğin hayatın hangi alanlarını etkilediğini belirleyip, bu alanlara bütüncül bir yaklaşımla odaklanmak, terapilerimde de gözlemlediğim gibi, daha etkili sonuçlar sağlıyor. Sonuç Kekemelik, dışarıdan bakıldığında sadece konuşma sırasında yaşanan birkaç duraksama gibi görünse de gerçek çok daha karmaşık görünüyor. Hem sosyal hem de duygusal sağlığı derinden etkileyen kekemeliğin, bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğü görülüyor. Kekemelikle başa çıkmanın yollarını ararken, bu çok boyutlu yapıyı anlamak; kişisel, sosyal ve duygusal faktörlerin önemli olduğunu gösteriyor. Bu konu ilginizi çektiyse, kekemeliğin yaşam kalitenizi nasıl etkilediği ile ilgili Hacettepe Üniversite'sinde yapılan bu araştırmaya da katılabilirsiniz.
Devamını oku
- Meslek Seçiminde Kekemeliğin Gizli Etkisi
- Üniversite sonuçları yeni açıklandı ve eminim her biriniz tıpkı bir labirentin içindeymiş gibi hissediyorsunuz. "Hangi üniversitede okumalıyım? Hangi meslek benim için en uygun?" gibi sorular kafanızı kurcalarken, geleceğinizi şekillendirecek bu kararları vermek adeta bir çıkmaza dönüşebiliyor. Eğer kekemeyseniz, zaten karmaşa dolu olan bu dönemde belki biraz daha fazla yük taşıyor ve zihninizde şu tür sorular yankılanıyor olabilir: Acaba daha az konuşma gerektiren bir meslek mi seçsem? İstediğim işi ya kekemeliğim fark edilir ve yapamazsam? Kekemeliğim mesleki kariyerimi etkiler mi? İstediğim işi, ya kekemeliğim ortaya çıkarsa ve başarısız olursam? Ya bu durum tüm çabalarımı ve hayallerimi suya düşürürse? Ben kekemeyim. Nasıl öğretmen olacağım? En iyisi mühendislik yapmak. Eğer bu ve bunun gibi düşünceler içerisinde boğuşuyor ve ne yapacağınıza karar veremiyorsanız, bu yazı sizin için. Kekemelik, bazen oldukça yorucu olabilir ve hayatınızın çeşitli yönlerini etkileyebilir. Bazı zamanlarda, yaşamınızın en belirleyici faktörünün "kekemelik" olduğunu hissedebilirsiniz. Bu durum, sanki hayatınızın direksiyonunu kekemeliğin ele geçirdiği ve sizin yeteneklerinizi, hayallerinizi belirleyenin kekemeliğiniz olduğu hissine yol açabilir. Kısacası, kekemeliğin yaşamınızın kontrolünü eline geçirdiğini hissedebilirsiniz. Yapılan bir araştırmada bir katılımcı yaşadığı durumu şu sözlerle aktarıyor: "Kekelediğim zaman küçük düşmüş gibi görünme korkusuyla ne yapıp yapamayacağıma dair kendime sınırlayıcı kısıtlamaları koydum ve neredeyse kendimin en büyük düşmanıydım." Kekemelik, farklı çalışmalarda da gösterildiği gibi kişinin aile hayatı, arkadaşlık ilişkileri ve sosyal hayatını etkilediği gibi meslek seçimini ve iş hayatını da derinden etkileyebiliyor. Peki kekemeliğin meslek seçimine etkisi nedir ve biz ne yapabiliriz? Meslek Seçimi ve İş Hayatı Neden Önemli? Meslek seçimi ve iş hayatı, sadece geçimimizi sağladığımız yerler olmanın ötesinde, hayatımızın önemli bir kısmını oluşturur. Birçok araştırma, iş doyumu ile genel yaşam kalitesi ve mutluluk arasında güçlü bir ilişki olduğunu belirtiyor. İşin aslına bakarsanız, iş hayatında geçirdiğimiz zaman ve yaşadığımız deneyimler, tüm yaşam kalitemizi ve genel mutluluğumuzu büyük ölçüde etkiliyor. Kekemeliğin Meslek Seçimine Etkisi Evet şu an belki hayal ettiğiniz ve içten içe uyumlu olduğunuzu düşünüğünüz meslek hakkında, kekemeliğiniz sebebiyle tekrar düşünüyor olabilirsiniz. Örneğin; avukat olmak istediğinizi varsayalım. Ancak bazı, "Ben nasıl avukat olabilirim? Adımı bile doğru düzgün söyleyemem. İnsanlar ne düşünür? Kekemeyim, nasıl bu mesleği yaparım?" gibi düşüncelerle kekemeliğinizin sizi durdurduğunu, istediğinizi yapmayı engellediğini düşünüyor ve çözüm olarak da belki daha az sözlü iletişim gerektiren, belki de sevmediğiniz bir meslek hakkında düşünüyor olabilirsiniz. Yapılan bir çalışmada, katılımcıların %25'i kekemeliğin, meslek seçimlerini etkilediğini belirtelerek istediği mesleği seçmediklerini düşündüklerini söylerken bazı katılımcılar da kekemeliğin meslek seçimlerine bir etkisinin olmadığını aktararak kekemeliğin meslek seçimini etkilemediğini, kendi seçtikleri ve keyif aldıkları mesleği seçtiğini belirtmiş. Kekemelikle ilgili tutumlarımız, kekemelikle ilgili geçmişte veya şu an yaşadıklarımız, kekemeliğe ilişkin bakış açımız kişinin hayatını etkileyebileceği gibi kendi potansiyellerini tam olarak gerçekleştiremediklerini hissetmelerine neden olabilir. Kekemelerin, kendi konuşmaları hakkında "Acaba başkaları konuşmamla ilgili ne düşünüyor?" gibi sürekli tetikte olduklarını hissettiren düşünceler, onların meslek seçiminde kendi isteklerinden ziyade zorunlu olarak (çoğunlukla daha az sözlü iletişim gerektiren) bir mesleği seçmeye yönelmeyi düşündürebilir. Kişilerin meslek seçimine kekemeliğin neden etkisinin olduğu araştırıldığında ise farklı cevaplar ortaya çıkıyor. Bu cevaplar arasında; toplumun kekemeliğe bakış açısı, kekeme olan kişinin kendi kekemeliğiyle ilgili düşünceleri, utanç gibi duyguları, davranışları, kişinin toplum tarafından farklı algılanmaktan dolayı endişesi ve konuşma korkusu gibi farklı sebepler yer alıyor. Farklı Meslekler, Ortak Deneyimler Günümüze ve geçmişe dönüp baktığımızda, farklı iş kollarında yer alan birçok kekemeyi görmekteyiz. Benim gibi bazı kekemeler, dil ve konuşma terapisti; Emily Blunt, Bruce Willis ve Marilyn Monroe gibi bazı kekemeler oyuncu; Müzeyyen Senar ve Ed Sheeran gibi bazı kekemeler şarkıcı; Joe Biden gibi bazı kekemeler devlet başkanı olurken, bazıları ise mühendis, öğretmen, doktor gibi farklı mesleklere yönelebiliyorlar. Peki seçmek istediğiniz mesleği kekemeliğiniz sebebiyle seçemiyorsanız ne yapmalısınız? Ne Yapmalısınız? 1- İçinizdeki Sesi Dinlemek: Kekemeliğinizin Sesi mi, Kendi Sesiniz mi? Belki şu an durup bir düşünme vaktiniz geldi. Hangi meslek içten içe sizin kalbinizi ısıtıyor? O mesleği seçerken hangi özellikleri, yetenekleri göz önünde bulunduruyorsunuz? Düşlediğiniz mesleği seçmeyi düşünürken, kekemeliğinizin sesini ne zaman ve nasıl duyuyorsunuz? Kekemeliğiniz, bu yolda hangi engellerle karşılaşacağınızı size nasıl anlatıyor? Bu soruların yanıtlarını not edebilirsiniz. Kendi iç sesinizi ve kekemeliğinizin sesini ayırt etmek için bu bir fırsat olabilir. Her iki ses de varlıklarını hissettiriyor olabilir ancak hangi sesin sizin gerçek isteklerinizi temsil ettiğini anlamak önemli. Kendi istekleriniz mi sizi bir mesleğe çekiyor, yoksa kekemeliğinizin getirdiği sınırlamalar mı sizi bir yolculuğa itiyor? 2- Sihirli Değnek Beklemeyin: Hayatınızın Direksiyonunu Kendi Ellerinize Alın Ne zaman hayatınızın direksiyonunu kekemeliğinizin elinden alıp, kendi istekleriniz doğrultusunda yönetmeye başlayacaksınız? Belki bu soruyu kendinize daha önce defalarca sormuş ancak harekete geçmeyi korkutucu buluyor veya ne yapacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. Belki de bir sihirli değneğin tüm sorunlarınızı çözeceğini, kekemeliğinizi yok edeceğini ve hayatınızın kontrolünü size geri vereceğini umuyorsunuzdur. Ancak bir durup düşünün. Gerçekten çözüm sihirli bir değnekte mi, yoksa sizin ellerinizde mi? Bu durumun çözümüne yönelik adım sizin elinizde. Belki de hayatınızdaki şikayetleriniz ve memnuniyetsizlikleriniz, değişim için bir adım atmanın zamanının geldiğini belirten sinyallerdir. Eğer bu sinyalleri görmezden gelirseniz, kendinize ve hayatınıza verdiğiniz hasar da kaçınılmaz olabilir. "Evet, değişmek istiyorum ama nereden başlayacağımı bilmiyorum." diyorsanız bunun ilk adımı, bir dil ve konuşma terapistinden bilimsel ve profosyonel bir destek almaktır. Bu noktada nelere dikkat etmeniz gerektiğiyle ilgili bu yazıyı okuyabilirsiniz. Başvuru yaptığınız dil ve konuşma terapisti, terapi sürecinde genellikle, sizinle birlikte kekemeliğinizi ve kekemeliğin hayatınız üzerindeki etkisini anlama ve bununla ilgili farklı yöntemlerigeliştirme üzerine odaklanır. Ayrıca, kekemeliğin iş ve kariyer hedeflerinizi nasıl etkilediğini anlama ve bu konuda ne yapabileceğinizi belirleme konusunda da size rehberlik edebilir. Yapılan çalışmadaki bir katılımcı, dil ve konuşma terapisinin hayatına olan etkisini şu sözlerle aktarmış: Aklımdaki her düşünceyi kekelesem de kekelemesem de dile getirebilmek çok güzel bir duygu. Bu son 25 yıldır hayalini kurduğum bir şeydi. Bu yüzden benim için bir rüyanın gerçekleşmesi gibi. Evet, hayatta zorluklarla karşılaşmak kaçınılmazdır ancak bu zorlukları nasıl ele aldığımız ve seçimlerimiz zorlukları nasıl aşacağımız konusunda önemli rol oynar.
Devamını oku
- Gizleme Davranışlarını Anlama Rehberi: En Büyük Sırrınız Kekemeliğiniz
- Bir anlığına durun ve düşünün: Acaba siz de kekemeliğiniz belli olmasın diye çabalayanlardan mısınız? Bir kelimeyi söylerken kekeleyeceğinizi hissedip, hemen o kelimeyi değiştirerek başka bir kelime mi kullanıyorsunuz? Ya da belki de "a" harfiyle başlayan kelimelerde çok kekeleyeceğinizi hissedip hemen alternatif bir kelime arıyorsunuz? Veya cevabını çok iyi bildiğiniz soruların yanıtlarını sırf "Uzun cümle kurarsam kekemeliğim belli olur." diye düşündüğünüz için “evet-hayır” ya da “bilmiyorum” şeklinde, kısaca mı yanıtlıyorsunuz? Halbuki içten içe, o soruya daha ayrıntılı bir yanıt vermek istiyor, fakat kekeleyeceğinizi düşündüğünüz için bu isteğinizi bir kenara mı bırakıyorsunuz? Eğer bu durumlar sizin de hayatınızın bir parçasıysa, bu yazı serisi tam size göre. Kekemeliği gizleme davranışları üzerine odaklanan bu yazı serisinde, "Kekemeliği gizleme nedir? Neden kekemeliğimizi gizlemeye çalışırız? Bu durum bize ne hissettirir, hangi ek sorunlara yol açabilir? ve Ne yapmalıyız?" konularına ayrı ayrı ve dikkatlice değineceğiz. Bu konuya değinmemizin amacı ise: Kekemeliğinizi tanımak. "Kekemeliğimi tanımak ne işe yarar ki?" diye düşünüyorsanız, şöyle bir senaryo hayal edin: Bir dağcısınız. Yüksek bir dağa tırmanmayı hedeflemişsiniz ancak dağın ne kadar yüksek olduğunu, hangi rotaların daha güvenli olduğunu, hangi malzemeleri gerektireceğini bilmeden, hatta ve hatta "dağcılığın" ne demek olduğunu bilmeden tırmanışa başlarsanız, hedefinize ulaşmanızın oldukça zor olacağını tahmin etmek pek de zor değil. Tıpkı dağcılıkta olduğu gibi, kekemeliğinizi anlamak, kekemeliğiniz için doğru 'malzemeleri' ve 'rota'yı belirlemek, bu 'dağa' tırmanışınızı daha güvenli ve başarılı kılabilir. Bu yazı serisinin amacı, kekemeliğinizi anlamanıza yardımcı olarak hangi 'malzemelerin' ve 'rota'nın sizin için en uygun olduğunu belirlemenize yardımcı olmak. Bilgi düzeyimiz arttıkça, kekemelikle başa çıkma şeklimiz de değişecektir. Uzun bir girişten sonra, bu yolculuğa başlamaya hazırsanız, hadi ilk adımı atalım. Kekemeliği Gizleme Nedir? Aslında kekemeliği gizleme davranışlarını bir nevi koruma kalkanı olarak görebiliriz. Birisiyle konuşurken “Acaba kekemeliğim belli olursa ne düşünürler? Acaba rezil olur muyum?” gibi farklı endişelerimizle veya farklı sebeplerle (bu konuyu 'Neden kekemeliğimizi gizlemeye çalışırız?' başlıklı 2. yazımızda detaylandıracağız), kekeme olduğumuzu başkalarının öğrenmemesini arzularız. Bu amaçla da karşımızdaki kişi kekemeliğimizi öğrenmesin diye farklı hileler ve bize çözüm yolu gibi gelen stratejiler üretmeye başlarız. Aslında kekemeliği gizleme davranışı, kekemeler arasında oldukça yaygın. 2018 yılında, 322 yetişkin kekemeyle yapılan bir araştırmada, katılımcılardan % 40’ı kekemeliğini gizleme ihtiyacı duyduğunu ve %37’si yaşamlarının çeşitli alanlarında kekemeliğini hiç kimsenin bilmediğini belirtiyor. Farklı çalışmalarda da kekemelerin, aile ve arkadaşlarıyla bile kekemelik konusunu gündeme getirmedikleri gözlenerek kişiler, kekemelik ve kekemelikle ilgili duygularını adeta bir sır gibi saklama eğiliminde oluyorlar. Peki kekemeliği gizlemek için hangi davranışları sergiliyoruz? Bu konuyu iki alt madde de inceleyeceğiz. Maddeleri incelenerken yanınıza kağıt-kalem alabilir, kendinizi daha iyi anlamak ve hangi davranışlarda bulunduğunuzu belirlemek için not alabilirsiniz. 1. Dil Bilimsel Gizleme Dil bilimsel yani linguistik gizlemeyi kısaca kekeleyeceğinizi hissettiğiniz kelimelerle oynamak olarak özetleyebiliriz. Aslında, dilbilimsel gizleme, kişiden kişiye göre değişen, çeşitli biçimlerde ortaya çıkar. İşte bazı dil bilimsel gizleme örnekleri: Sorulara mümkün olduğunca kısa cevaplar vermek. Bildiğiniz cevaplara rağmen, kekeleme olasılığı yüzünden soruları yanıtsız bırakmak. Kekeleyeceğinizi hissettiğiniz kelime yerine aynı anlamı taşıyan başka bir kelime seçmek. Kekeleyeceğinizi hissettiğinizde, "Hmm, şey, hani..." gibi ifadeler kullanarak zaman kazanma çabasına girmek ve düşünme takliti yapmak. Sorulan bir soruya, kekeleyeceğinizi hissettiğiniz doğru cevap yerine, yanlış bir cevap verme. Dolambaçlı ifadeler kullanma. Örneğin, "okula gittim" demek yerine, "Şu, her sabah gittiğimiz yer, oraya gittim" gibi. Aslında, bu örnekleri incelediğimizde, konuşurken asıl amacınızın konuyu anlatmak veya sohbet etmek yerine kekemeliği gizlemek olduğunu görebiliriz. Yapılan 212 yetişkin kekemenin katıldığı bir araştırmada; katılımcıların %30'u belli ses veya kelimelerden kaçındığını belirtmiş. Yapılan bir nitel çalışmada ise; bir katılımcı yaşadığı dil bilimsel gizlemeyi, birisi adını sorduğunda kendi adını söylerken kekeleyeceğini bildiği için, kekelemeyeceği başka birinin adını söyleme gibi bir davranışla anlatmış. Şimdi düşündüğümde, benim geçmişte en çok yaptığımı hatırladığım dil bilimsel gizleme, gerçekten sohbet etmek istediğim ve hakim olduğum bir konu üzerinde tartışılırken, sanki konu hakkında hiçbir bilgim yokmuş gibi sessiz kalmaktı. İçten içe, "Keşke şunları söyleyebilsem" diye düşünürdüm. 2. Durumsal Kaçınma Durumsal kaçınma, yani "situational avoidance", kekeleyeceğinizi hissettiğiniz durumlardan veya olaylardan uzak durma eğilimidir. Mesela eminim çoğumuzun ilkokulda yaşadığı, cevabını bildiğimiz sorulara parmak kaldırmama veya sunum yapmamız gereken derslere katılmama, birisi telefon veya kimlik numaranızı sorduğunda söylemek yerine yazmayı tercih etme, sevgilinizle veya eşinizle tartışınca çok kekeleyeceğinizi düşündüğünüz için tartışmaktan kaçma ve kafanıza takılan sorunlar hakkında konuşmama veya yeni tanıştığınız bir kişiyle telefonla konuşmaktan ve buluşmaktan kaçınarak mesajlaşmayı tercih etme durumsal kaçınmalara birer örnektir. Hatta bir araştırmadaki katılımcı sınıfta okuma yapıldığı sırada yaşadığı durumsal kaçınmayı şu sözlerle anlatıyor: "'Tuvalete gidebilir miyim?' derim ve 10 dakika boyunca koridorlarda dolaşır ve geri döndüğümde okumanın bitmesini umardım." Durumsal kaçınma, özellikle okulu bırakma veya eğitim hayatına devam etmeme gibi önemli hayat kararlarına bile etki edebiliyor. Yani, kekemeliği gizleme durumu, göründüğü kadar basit bir olay değil. Bu durum, kişinin hayatını derinden etkiliyor ve bireyin hayal ettiği hayatı yaşamasına engel olabiliyor. Kısaca özetlemek gerekirse, yukarıda anlattığım gibi bir kişi kekemeliğini gizlemek için birçok strateji uygulayabilir. Ancak, bu gizleme eğilimleri geçici rahatlama sağlasa da aslında oldukça yorucudur ve kişinin yaşam kalitesini etkiler. İletişim esnasında ne söyleyeceğim, kendimi nasıl ifade edeceğime ek olarak "kekemeliğimi nasıl gizlerim?" düşüncesi, bu durumu daha da zor hale getirir. Yazının sonuna gelirken, siz kekemeliğinizi gizlemek için hangi stratejileri kullanıyorsunuz? Bu yazıyı okurken, hangi anlatımlarda "Aaa! Ben de bunu yapıyorum." dediniz? Belki de kekemeliğinizi gizlemek için kullandığınız başka yöntemleriniz de vardır. Bu yöntemleri paylaşmak için yorumları kullanabilirsiniz. Bu yazı serisinin bir sonraki bölümünde, bu gizleme davranışlarının neden ortaya çıktığından bahsedeceğiz. Kekemeliği ve kekemelikle başa çıkmayı daha iyi anlamak için bu yolculuğa birlikte devam edelim.
Devamını oku